Son dönemde Türkiye’nin yurt dışı borçlanma ihalelerine yönelik artan ilgi; borçlanma faizlerinin düşmesi ve vadelerinin uzamasını sağlayarak uluslararası piyasaların Türk ekonomisine ve uygulanan ekonomi politikalarına duyduğu güveni ortaya koyarken yatırımcı ilgisini de yeniden oluşturdu.
8 Şubat’ta Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 15 Mayıs 2034 vadeli 3 milyar dolar tutarında bir eurobond ihracı gerçekleştirildi. Söz konusu tahvilin kupon oranı yüzde 7,625, getirisi yüzde 7,875 seviyesinde oldu. İhraca yaklaşık 300 yatırımcı, toplam ihraç tutarının 3 katından fazla talep gösterdi.
İhracın, son yıllarda yapılan ihraçlarla kıyaslandığında ilk getiri beklentisinden aşağı yönlü yapılan revizyonun en yüksek seviyede gerçekleştiği ihraçlardan biri olduğu belirtilirken yeni yapılan ihracın ABD Hazine tahvil getirisi ile arasındaki farkın (spread) 371 baz puan olduğu, bu farkın Şubat 2020’de gerçekleştirilen ve benzer vadedeki ABD Hazine tahvili üzerine 298 baz puan ödenen 5 yıl vadeli ihraçtan bu yana en düşük seviyedeki prim farkına işaret ettiği kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta ekonomi programını sahiplenmesi ve yabancı finansal kuruluşların raporlarında programa yönelik olumlu söylemleri, Türkiye’ye ve uygulanan programa güvenin tekrar tesis edilmesini sağlayarak yatırımcı ilgisini artırdı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir süre önce yaptığı açıklamada, programın sağladığı güvenle Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerini daha da aşağı çekecek çalışmaları sürdürdüklerini kaydetmişti.
Öte yandan, Kasım 2022’de 5 yıl vadeli ABD doları cinsi ihracın getirisi yüzde 10, fark ise 561,4 baz puan seviyesinde gerçekleşmişti. Yapılan son ihraca bakıldığında, vadenin 2 katına çıkarılmasına karşın gerek getiri gerekse prim farkının belirgin biçimde iyileştiği görüldü.
Yeni yapılan ihracın yatırımcıya getirisi, Şubat 2022’den bu yana gözlenen en düşük seviyeye işaret etti.
Son ihraç, son yıllarda yapılan ihraçlar arasında yatırımcılar tarafından en yüksek talep gösterilenlerden oldu.
28 Aralık 2023’te gözlenen 283 baz puan seviyesi ile Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminde (CDS) Şubat 2021’den itibaren en düşük seviye kaydedilmişti.
CDS’te yılbaşından bu yana kısmi artış görülmesine karşın ekonomik programa duyulan güvenin etkisi, ekonomi yönetiminin finansal istikrarın korunması için bütüncül bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmesi, TL varlıklara artan talep ve yabancı ilgisinin etkisiyle Türkiye’nin CDS’i tekrar düşüşe geçti.
Türkiye’nin CDS’i, 311 baz puan seviyelerinde seyrediyor.